
Yaşadığın olayları nasıl karşıladığın, hayatına yön verir.
Yaşamı yaratmak bu demektir.
Başına ne gelirse gelsin, kayıp, ölüm, hastalık, hiç bir olay tesadüfen gerçekleşmez. Ama yaşanılan şok ve acıyı nasıl karşılayacağını bilmediğinde bu olaya kaptırıp kendini içinden çıkılmaz ıstıraplarda, depresyonda, sıkıntıda, huzursuzluk ve öfkede bulabilirsin.
Öncelikle bunların hepsi insanlık halleri, o yüzden kendini bu duygulara geldin diye suçlayıp kötü hissetmeyi bırakmayı da öğrenmek gerekiyor. Zira suçluluk ve suçlamak dipsiz bir kuyudur.
Duygular insanlar için, duyguları yaşamak insanlığın bir parçası.
Ancak duyguları ‘nasıl’ yaşadığın, kanırtıp arttırdığın ya da ağırlığını kaldıramayıp ‘yok saydığın’ haller senin için elzem konular.
Duygularını nasıl karşıladığını öğrenmek ilk adım.
Bu gezegende, insanlık olarak duygular aracılığıyla öğrenip, ruhun tekamülünde yol alırız.
Duygu hissetmeyip, hissizleştiğinde tekamülün yavaşlar, duracak gibi olur ve yaşamını istediğin yönde yaratman mümkün olmaz. Olayların esiri olursun. Olaylar ve kişiler seni oradan oraya savurur, etkiler ve işin içinden çıkılmaz hale gelirsin.
Buralara girdiysen çıkmak mümkün.
Ama çaba, emek, cesaret ve dürüstlükle mümkün, ki bunlar Yüce Sevgi’ye ait özelliklerdir.
Bu yaşamda hakiki olan tek şey sevgidir. Sevgi tüm evrenlerin yaratılma nedeni. Bu akışa ters gittiğinde evren yasaları ‘ne ekersen onu biçersin’ çok net çalışır.
Peki yoğun duyguların içinden onları yok saymadan, kanırtmadan ya da kaçmadan nasıl geçeceğiz.
Duyguları, onları büyütmeden ya da kaçmadan nasıl yaşayacağız?
Peki önce elini kalbine koy ve sor; duygularımı her şeye rağmen yaşamayı, zihnin oyunlarına kaptırmadan, anlayış ve cesaret geliştirerek duygulara izin vermeyi bu yolda ne gerekiyorsa yapmayı gerçekten istiyor muyum?
Bu sorunun cevabı zihnen ‘evet’ olsa bile test edici olay gelince yelkenler fora olur.
Neden peki? Çünkü henüz duygusal dayanıklılık, duygusal bel kemiğin sağlam değil. Henüz farkındalığın o duygunun içinde ‘tarafsız’ kalarak ‘tanık’ olarak izleyebilecek fiziksel sinir ağlarına, enerjetik yapıya ve duygusal olgunluğa sahip değil.
Her şey adım adım.
Tekamül adım adım.
Sebat ile,
Azim ile,
Farkındalık geliştirerek,
Bilinç yükselten teknikler uygulayarak,
Anlayış ve idrak geliştirerek,
Öz-keşifle…
Ve önümüzdeki hafta tüm bu konularda çalışacağımız derin bir inziva bizi bekler. Geçmişi dönüştürme yönünde etkin adımlar açıp, sıkışmış kalıpları ve bizi geride tutan emerjileri serbest bırakacağız. Son birkaç kişilik yerimiz var.
Detaylar için tıklayın.