Üzerinde yattığım tatami, prinç kağıdı duvarlar ve kızaklı kapılar ardında geleneksel bir Japon ev-oteldeyim. Uyanır uyanmaz yere kadar eğilerek selamlar verip, sokağa çıkıyorum. İstikamet köşedeki onsen, yani mahallenin kaplıcalı hamamı. Onsenler’in girişlerinde genelde mavi renkli perde bulunur. İçerde ayakkabılar çıkartılır, kadın ve erkek ayrı bölümlerden alınır. Rahatlatıcı onsen keyfinden sonra kahvaltı için kocaman kazan ve makinalarda kızartulmış, haşlanmış, otlu, zeytinli çeşitleri olan tofu fabrikasına uğruyorum. Japonya’da bu tofu fabrikasına rastlamak bir vejetaryen için altın madeni bulmak gibi birşey. Kızarmış tofuları sardırıp, tapınak bahçesindeki çay evine geçiyorum.
Buraya birkaç saat mesafede olan Kawaguchiko’da, nesli tükenen kelebeklerin araştırıldığı bir merkez var. Kawaguchiko, görkemli ve bir o kadar da yanlız Fuji Dağı’nın eteklerinde…
Bu bölgeye Satoyama deniliyor. Satoyamalar, Japonya’nın orjinal vahşi yaşamından farklı olan ekosistemleri temsil ediyor. Birçok türün yaşamını sürdürmesi bu ekosistemlere bağlı. Bu yüzden de yüksek koruma altındalar.
Kelebekler bitkilerin yaşamında önemli ve efektif rollere sahipler. Bu proje de Fuji Dağı’nın volkanik kuzey eteklerinde yaşayan nesli tehlikede olan mavi Reverdin kelebeğine odaklanmış durumda.
Projeyi yürüten Michihito Watanabe, araştırması kapsamında Earthwatch organizasyonu ile işbirliği yaparak gönüllüleri takımına dahil ediyor. Üstelik birçok organizasyonun ön koşul olarak koyduğu uzun süreli gönüllülük şartı yok. Herşey profesyonelce organize ediliyor. 1 haftalık gönüllü araştırmanızda herşey düşünülmüş.
Japonya’da doğayla iç içe, Misaka ve Tenshi Dağları’nın, Fuji Five Gölleri’nin arasında bilim adamlarıyla gerçek bir araştırma yapıyorsunuz, onları asiste ediyorsunuz. Projeye dahil olduğunuzda GPS kullanarak Reverdin kelebeğini takip ediyor, işaretliyor, fotoğrafını çekiyor, raporluyor ve çevresel faktörler hakkında uzman kişiler aracılığıyla bilgi sahibi oluyorsunuz.
Bu organizasyonu düzenleyen kuruluş Earthwacth, 1971’den beri dünyanın dört bir yanında bilim adamlarının yaptıkları çalışmaları destekliyor. Bunu da yanlızca maddi destek olarak değil insanlara alternatif aktivite ve tatil olanağı tanıyarak, dünyamız ve çevre ile ilgili konulara entegre edip, motive ederek yapıyor.
Kısaca yaptığınız tatil sizi bilimsel araştırmaların içine, dolayısıyla da maceranın kalbine götürüyor, eşsiz bir tecrübe yaşamanızı sağlıyor. Rehberleriniz kendi alanlarında uzman bilim adamları. Üstelik 1 hafta sonunda öğrendikleriniz ve yaşadığınız tecrübe paha biçilemez.
İşte Earthwatch’ın dünya çapında düzenlediği maceralardan bazıları:
İzlandaya gidip de donarak karla kaplı dağları mı seyretmek istersiniz, yoksa bilim adamları ile birlikte çok az insanın ayak bastığı yerlerde uydu iletişimi kullanıp, yer delici radarlardan bilgi alıp, elektronik mesafe belirleyicilerle etrafı keşfe çıkmayı mı?
Birçok insanın ancak fotoğraflarda görebildiği gerçeküstü yer şekilleri üzerinde araştırma yapmak, kendi yaratıcı fotoğraf karelerinizi çekmeyi düşlemek bile heyecan verici.
İzlanda’daki bu araştırmayı Newcastle Üniversitesi’nden Dr.Andy Russel yönetiyor. Konaklama Skftafell Ulusal Parkı ve Kverkfjöll’de, 8 gün süreyle yapılıyor. Ekibe maksimum 13 kişi dahil olabiliyor ve fiziksel olarak dayanıklı olmanız bekleniyor.
İzlanda’dan Kalahari Çölü’ne, Güney Afrika’daki mirketlere geçelim.
Mirketler 30 cm boylarında, koloni halinde yaşayan, Afrika’ya özgü gelinciğe benzeyen canlılardır. 14 yıl kadar yaşarlar. Kolonileri 15 kadar hayvandan oluşur, aralarında iş bölümü yaparlar ve yuvalarının güvenliğini sağlamak için etrafı gözetleme, düşmanlarını kollama görevlerini sırayla paylaşırlar.
Kalahari Çölü’ndeki Kuruman Nehri koruma alanında yaklaşık 13 yıldır sürdürülen bir araştırma projesi var.
Bu araştırmada 25 kilometre karelik bir alanda altı mirket kolonisinin davranışları inceleniyor. Gönüllü araştırmacılar radyo takip tekniklerini, odaksal örneklemeyi, GPS kullanarak araştırma yapmayı ve mirketleri tartmayı öğreniyor.
Bu araştırmayla mirketlerin yardımlaşarak üreme biçimleri ve bunun etkileri inceleniyor. Bu üreme şeklinin yavruları ve bakıcılarını nasıl etkilediği öğreniliyor, raporlanıyor.
Tabi araştırma boyunca yanlızca mirketlerle değil, sosyal kuş türleri, omurgasız türler, bitkiler ve biyolojik farklılık üzerinde de çalışacak ve bilgi sahibi olacaksınız.
Bölgede yer alan ilkokul da gönüllülerin destekleri ile gelişiyor.
Tüm bunları muhteşem çeşitli tabiat ve hayvan türü eşliğinde yapıyorsunuz. Çöl gecelerindeki gökyüzü de cabası.
Kalahari Çölü’ndeki bu araştırma Cambridge Üniversitesi’nden Dr.Timothy Clutton-Brock yönetiminde gerçekleştiriliyor. Takımlar maksimum 6 kişiden oluşuyor ve program 14 gün sürüyor.
Güney Afrika’dan Puerto Rico’nun yağmur ormanlarına gidelim şimdi de.
Patillas Las Casas de la Selva’daki araştırma 10 gün sürüyor ve ekip maksimum 12 kişiden oluşuyor. Sally Silverstone’un yönetimindeki araştırma ekibi her yıl yok olan milyonlarca hektar tropik ormanın korunması üzerine çalışıyor. Bunu da doğanın hareketlerini taklit ederek, test ederek yapmaya çalışıyor.
Ekip yamur ormanlarında özel olarak ayrılmış bölgelere ağaç tohumları atarak tropik dengeyi sağlamaya çalışıyor. Ekipler farklı gruplara ayrılıyor. Bir grup farklı ağaç türlerinin efektif büyüme şekillerini incelerken diğer grup yerel kertenkele ve sarmaşıkları inceliyor. Geceleri ise Puerto Rico’nun çok sevilen maskotu, minik ağaç kurbağası coqui’nin yerel büyüme alışkanlıkları gözlemleniyor.
Araştırma boyunca yağmur ormanları arasında trekking yapıp (tabi hala enerjiniz kaldıysa), nehirlere dalıp, yerel kültürle içiçe olabilirsiniz. Sabah uyandığınızda aslında gece boyunca frekans değiştiricesine faklılaşan tropik seslerden büyüleneceğinize eminim.
Bir sonraki ekspedisyon Manhattan’da. Evet New York’un göbeğinde. 8.5 milyonluk bu kozmopolit şehirde inanamayacağınız çeşitlilikte yaşam türü barınıyor. 250 farklı kuş türü, rakun, tavşan, geyik, yarasa, tilki, fare, kurbağa, kaplumbağa ve daha niceleri…
Dr.Catherine Burns ve diğer uzmanlar hangi yaşam şekillerinin New York’un korunmuş bölgelerinde, ne şartlarda yaşadığını araştırıyor.
Dünya nüfusunun neredeyse yarısının şehirlerde yaşadığını düşündüğümüzde şehirdeki bu yaban hayatının düzeni ve sağlığı da çok büyük önem taşıyor. Gönüllülerin çalışmaları kentsel vahşi yaşamın korunması ile ilgili araştırmalara yardımcı oluyor. Eğer şehirlerde yaşıyorsak bizimle yaşama devam eden canlılarla aramızdaki dengeyi kurabilmeliyiz. Bu çalışma da bu anlamda oldukça önemli.
Araştırma 9 gün sürüyor ve ekipler maksimum 8 kişiden oluşuyor.
Earthwatch organizasyonu birçok ülkede araştırmacı gruplara gönüllüleri entegre ederek destek oluyor. Diğer ekspedisyonlar hakkında ayrıntılı bilgilere www.earthwatch.org adresinden ulaşabilirsiniz.
Dünyadaki ayak izimizi azaltmanın vakti geçiyor…
Gülenay Pema Antep
1 Comment
GÜLENAY CIĞIM SEN BİR HARİKASIN SANA ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM BİZİ BİLGİLENDİRDİN ZAMAN ZAMAN PAYLAŞIRSAN ÇOK MUTLU OLURUZ İNŞALLAH TATİ L İMKANIMIZ DA OLUR SEVGİLER