Wikipedia tanımına göre dans, vücut hareketlerinden oluşan, genellikle ritmik ve müzik eşliğinde yapılan, bir tür ifade, sosyal etkileşim ve spiritüel uygulama şekli.
İnsanlar ve hatta hayvanlar arasındaki sözsüz iletişimin bir türü. Örneğin bir arı üreme döneminde ritmik dans haretkeleri uyguluyor.
Dans bir büyü şekli olarak ortaya çıkmış. Dansçı dansı, transa geçip, kendini doğa üstü güçlerle birleştirip, kişiliğini transforme edecek bir araç olarak kullanmış yıllar boyu.
Aslında bu yazının konusu, keyif amaçlı değil de daha derin amaçlar için dans eden dansçılar. Bu dansçılar, her transa geçişlerinde, kendilerinden geçip, ilahi güçle özdeşleşip, kendi doğalarını keşfederek evrenle bir olurlar.
Dans yaradılışın ta kendisi…
Dans, dans edene yeni ve daha yüce kimlik verme gücüne de sahip. Bu yüzden de “dünya dansçı, insan da danstır” derler. Dansçı dans ederek, önce kendisinde sonra da çevresinde değişiklik yapabilmesi için gerekli enerjiyi toplar.
Tüm dansların kralı Hinduizmin büyük tanrılarından biri olan Şiva’dır. Şiva kozmik dansında sürekli bir varoluşu ve yıkımı temsil eder. Yıkar ki; yerine yenisi gelebilsin, varoluş tazelensin ve ölümsüz enerji yörüngesinde kalsın.
Yaşam bir ritim içinde akıp gidiyor. Soyut bir ritimden bahsetmiyorum, bilimsel bir ritimden, her atomun özünde barındırdığı ritimden bahsediyorum.
Yaratılışın ritmi, sadece mevsimlerin döngüsünde, canlıların yaşayıp ölmesinde değil, organik olmayan canlıların bile merkezindedir. Bu yüzden de Şiva’nın kozmik dansı atom-altı parçacıkların dansını temsil eder.
Dans denip geçilen şeyin aslında evrenin tam merkezinde, varoluşun kalbinde yer aldığı bilimsel olarak da kanıtlandı.
Kuantum alan teorisine göre maddenin bileşenleri arasındaki tüm etkileşimler bir çeşit yayılma ve emilme hareketi halindedir. Yani yaradılışın ve yıkımın dansı maddenin en temel varoluş özelliğidir. Bilim, atom-altı parçacıkların sürekli bir enerji dansı içersinde olduklarını ve bu şekilde varolmaya devam ettiklerini açıklar. Sürekli kendilerine has enerji ve titreşimle ortaya çıkıp yok olurlar, ortaya çıkıp yok olurlar, ve bu hayat döngüsü sürer gider.
Şiva, evrenin hep bir değişim içinde olduğunu, hiçbir şeyin kalıcı olmadığını, kozmik illüzyonu, sonuza akan dansı ile bize hatırlatır.
Şiva’nın her dans hareketi, maddenin partiküllerinin doğasını anlatır. Örneğin her atom partikülü farklı dans şekilleri üretir ve bu şekiller farklı tür enerjiye ihtiyaç duyarak, farklı kütleler yaratırlar. Bu şekilde sonuz dans sürer gider.
Ve bir adam günümüzde neredeyse bir asırdır Şiva’yı o kadar güzel temsil etti ki…
Koreografilerini modern ve post modern arasında kalarak yaptı.
Dansın müzikle bağlantısının olmadığını ayrı ayrı var olabileceklerini dansıyla ispatladı.
Dans hareketleri ile bale tarihini ciddi sorguya tuttu.
Her koreografisinde izleyiciye en yenisini sundu, imkansızı denedi.
Kostümlerle cinsiyet ayrımına son vermeye çalıştı, birliği savundu.
Düzensizlik içindeki düzeni sahneyi simetrik ve dengeli kullanmayarak gösterdi.
Kim bu Şiva’nın temsilcisi diye soracaksınız . Usta dansçı Merce Cunnigham’dan bahsediyorum.
Zaman ve mekanı sorgulayan usta, paradoksu, garipliği ve mükemmel olmayanı taşıdı dansına.
O da tıpkı Şiva gibi illüzyon duvarını, alışılagelmiş anlayış ve gözlemlemeyi aşarak, seyricilerine kozmik dansı sundu tam tamına 70 yıl boyunca…
Birlikteyken bile özgür bir birey olunabileceğini savundu. Tüm bunlarla hiçbir şeyin aynı kalmadığını, sürekli bir değişim içinde olduğunu anlattı, anlatmaya çalıştı.
Koreografisinde tüm değişkenliğe rağmen, dansçılarının zor denge hareketlerini birbiri ardına uyguladıkları sık görülür. İşte bu yüzden de “bu oturmamış, dengesiz ruhlar için değil” demiştir.
Evrendeki kaos içindeki dengeyi koreografilerinde, dansında yansıtmaya çalıştı.
Dansın zaman ve mekan içersindeki sipiritüel bir macera olduğunu hatırlattı.
Dans ile kendini keşfetmek için ne Şiva, ne de Cunningham gibi bir usta olmak gerekmiyor. Kendinizi vücudunuzun doğal ritmine bırakıp, önce sallanarak sonra kollarınızı serbest bırakarak yavaş yavaş dans etmeye başlayabilirsiniz.
Önemli olan herhangi kalıplaşmış bir dansı uygulamaya çalışmamak, amaç tamamen bedeninizle bir olup, onu serbest bırakıp, sallanmasına kendi hareket alanını bulmasına izin vermek. Hiç bir şey düşünmeyin, nasıl olduğu, nasıl olması gerektiği ile ilgili kendinizi sınırlamayın. Hareket zaten varlığınızın tam ortasında, siz onu sabit tuttunuz yıllarca. Bırakın şimdi kendini ifade etsin…
Tıpkı bir deli gibi bırakın bedeniniz hareket etsin, sonuçları muhteşem olacak.
Gülenay Pema Antep
İlustrasyonlar: Meral Erdoğan
1 Comment
24 haxıran fethıyedeki Etkinliğin ücreti ne kadar?