Yetişkinlere göre çocukluk yılları kendine has sorunsuz ve tasasız bir dönem. Ama çocuklara göre hiçbirşey yeterince hızlı değil. Çocukların huzursuz bekleyişleri, neyi neden beklediklerine akıl erdiremeyişleri onları kafese tıkılmış hissettirip kapıyı tekmeleyerek çalmaları yada sabırsız hallere bürünmeleriyle sonuçlanıyor.
Japon sanatçı Yoshitomo Nara çocukluk yıllarının mutlu imajından daha çok sıkıntılı bekleyişlerden oluştuğunu anlatmaya çalışıyor. Nara’nın çalışmaları nostaljik saflık ile çocuksu sabırsızlığın arasında gidip gelerek, aslında neredeyse kendi başına bir ırk sayılabilecek bir döneme dikkat çekiyor.
Yoshitomo Nara’nin “Nothing Ever Happens” adını verdiği çalışmaları birkaç yıl once ilk olarak San Jose Museum of Art da sergilendi. Adının da anlattığı gibi sıkıntılı bir bekleyişi, huzurlu ve sade figürlerle aktarıyor.
Nara’nın çocukları kocaman kafaları, kısık bakan gözleri, donuk ifadeleri, bebeksi ve savunmasız halleriyle aslında masumiyetten çok uzaktalar. Güler gibi sırıtışları, bilinçli, kurnaz bakışları, gizli bir suçun yada başkaldırışın sinyallerini veriyor. Bazıları sigara içip, küçük bıçaklar bile taşıyorlar. Belkide bu çocuklar hiç de iyi şeyler peşinde değiller ama hiçbir zaman suçlu gözükmüyorlar. İlk bakışta yüzleri sakin ve şirin gibi gözükse de, aslında kızgın ama zavallı bir öfkenin habercisi.
Çalışmalarında kullandığı bir başka obje de çocuklara arkadaş olsun diye evlerde bulundurulan evcil hayvan kategorisindeki köpek. Nara’nın köpek objesi Snoopy görünüşünde. Beyaz ve yumuşak. Köpek, platonik kavram olan “köpeğim”, “sağdık dostum” duygularını aşılıyor. Bu şekilde sonsuzluğu ve güveni temsil ederken hoş ve rahat bir duygu olan “sıcak evim” kavramı oluşuyor. Nara bu duygunun sonradan edilme, dayatılan bir duygu olduğunu sergisinde kullandığı devasa boyut snoopy ile anlatmaya çalışıyor. Aslında hiç de kolay olmayan daha doğrusu hayatın rutininde yer alan olgulara farklı bir şekilde dikkat çekiyor. Alışılmışların ardındaki bilinçaltı dürtüleri yokluyor ve bunu su yüzüne çıkarırkende bir o kadar alışılmış objeleri kullanıyor. Dolayısıyla ilk bakışta sıradan çizimler gibi gözüken resimleri önemli bir dönem olan çocukluk yıllarında farkında olmadan çocuklara verilen mesajların farkına varmamızı sağlıyor.
Resimlerdeki çizimler Rönesans Madonnası gibi durağan ve güçlü. Arka plandaki pastel renkler üzerinde kendilerine has bir benliği temsil ediyorlar.
1959 yılında Japonya’da doğan Yoshitomo Nara 90’lı yılların ortalarında ünlenmeye başlayan “New Pop” sanatçıları ile birlikte adından bahsettirmeye başladı. “New Pop”, modern Japon sanatsal özellikleri olan yumuşak renkler, keskin çizgiler ve hafif alakasız konulardan oluşuyor.
Bu sanat dalı Japonya’nın değişen simasıyla bazen alay ediyor bazen de övünüyor. Ünlü Japon sanatçısı Takashi Murakami bu alanda yaptığı çalışlamara “Superflat” adını vermişti. Murakami “Superflat” ile bir yandan Japonya’nın geleneksel düz, monoton çizim tekniğine dikkat çekerken, bir yandan da sanat ve ticaretin içiçe geçmesinden bahsediyor. Bu çalışmasının örnekleri Louis Vuitton için tasarladığı çantalarda oldukça ön plana çıkmıştı.
Yoshitimo’nun durumu Takhashi’den biraz farklı. O son trendleri yaratmaktansa kendi çocukluğunun popular kültürünü inceliyor. Japonya’nın Aomori bölgesinde yetişen Yoshitomo sessiz bir çocukluk geçirmiş. Bu yanlız çocuklukta arkadaşları TV ve evcil hayvanlar olmuş.
Böyle bir çocukluğu anlatan Nara’nın figürleri tek başlarına, parlak ve sivri görünüşlüler. Tıpkı Japon anime klasiklerindeki Astro Boy ve Speed Racer gibi.
Yoshitomo hayatında yoğun bir duygusal dönemi oluşturan çocukluğunu hiç terketmemiş gibi çalışmalarında tekrar yaşıyor. Bu şekilde de bu döneme öğretici bir ışık tutuyor.
Çizimlerini her ne kadar kendi çocukluğundan esinlenerek yaptıysa da asıl amacı mutlu, basit ve tasasız gibi görünen çocukluk yıllarını yoğun bir şekilde sorgulamak.
Çalışmalarında, Japon kültüründe yaygın olarak yerleşmiş çocuksu bir olgu olan “kawaii”yi de eleştiriyor. “Kawaii”, çocuksu, şirin ve tatlı olan şeyler için kullanılan yaygın bir tanım. Pokemon ve Hello Kitty birer “kawaii” örnekleri. “Kawaii”, yoğun, yorucu ve baskılı yetişkin hayat şartlarına bir tepki olarak ortaya çıkmış.
“Kawaii” olgusu özellikle çocukların çok çabuk büyümesi gerektiği hayat şartlarında duygusal bir yere sahip. Özellikle genç kategorisine bile girmemiş çocukların birbirlerini öldürmeleri yada ticari seksüel amaçlar edinmelerine bir tampon olarak “kawaii” yaygınlaşmış.
Bu bilgilerin ışığında Nara, çalışmalarında çocuklardaki zannettiğimiz oyuncu, keyifli duyguların yerine gizlenmiş, arada kalmış duyguları, sıkıntıları ve öfkeyi anlatmaya çalışıyor. Bunu yaparken de yetişkin hayatın baskılarının nedenlerini araştırmaktansa çocukluğumuza geri dönüp “çocukluk” ne demek tekrar tanımlamamızı istiyor.
Nara’nın figürlerini genellike küçük kızlar oluşturuyor ve hiçbiri pantolon giymiyor. Uzun saçları ve kısacık etekleri var. Sanki dişiliğin sosyal olarak taşıdığı yükten doğuştan haberdarlar.
Hillsider Dergisi için yazdığım makalelerden.