Geçtiğimiz aylarda 6 aylık Gizemli Dişilik Eğitmenlik Programı’nı tamamlayan bir öğrencimin ilham veren dönüşüm hikayesini paylaşmak istiyorum. Bir kadının bilgeliğin izinde kalbini, gizemli kadınlığını ve yaşam amacını keşfetme yolculuğu.
“Bir kadının en benzersiz özelliği nedir?” sorusuna bir kadın olarak “kadının rahmi” ve “yaratım gücü” cevaplarını veremediğimi ilk kez bu eğitimde fark ettim ve bu benim için kadınlık algımla ilgili önemli bir yüzleşme oldu. Bir kadın hisseder, haz alır, dans eder, nehir gibi akar kavramları bu eğitim sayesinde girdi hayatıma.
Gizemli Dişilik Programı’na başlarken niyetim ve dileğim, dişil enerjimi fark etmek ve bunu ortaya çıkarıp yaşamaktı. Coşkulu, neşeli, tatmin dolu yaşamak istiyordum hayatımı. Karar vermem gereken en ufak bir konuda bile ne hissettiğimi bilemediğimi, duygularımı tanımlayamadığımı görmek beni üzüyordu ve bu daha da kapanmama neden oluyordu. Tüm bunları hayatıma katabilmek için, bir kadın olarak kendimi bilme yolunda, bastırdığım dişilik enerjimi canlandırmam ve artırmam gerektiği gerçeğiyle yüzleşmiştim.
Gülenay Pema ile Gizemli Dişilik Eğitmenlik Eğitimi sayesinde dişil enerjimi artırmaya, kendi değerimi artırmaya, haz almaya, şifalanmaya yönelik çeşitli yogik teknikleri ve uygulamaları, beslenme ve arınma yöntemlerini öğrendim ve hayatımın içine katarak yaşamaya başladım.
Başladığım ilk günden bugüne baktığımda ne çok şey öğrendiğimi görmek bir mucize gibi geliyor, eski halimi hatırlayamıyorum bile. Dişiliğin bilgeliği ile tanışmış olduğum için, varlığını öğrendiğim için şükrediyorum. Ben artık müzik duyduğumda yerimde salınmaya başladığımı fark ediyorum. Haz duygumu yaşamaktan utanmıyorum. Kendime koyduğum etiketleri fark ediyorum ve üzerimden atıp devam ediyorum hayata. Dans ederken kendimi özgür bırakabiliyorum, yaptığım şey her ne ise tadına varıyorum artık, nasıl görünüyorum ya da bana ne derler diye düşünmüyorum. Doğada kuşların seslerini dinliyorum, ağaçların enerjisini hissedebiliyorum. Zihnimde yarattığım kalıpları, kurguları, yargıları değiştirebildiğimi somut bir şekilde görmek ve en önemlisi özgürleşebilmek özgüveni ve tatmin duygusunu yaşatıyor bana. Benim enerjim değiştikçe, bana verilen karşılıkların, davranışların değiştiğini görüyorum.
Bu eğitimle birlikte farkındalığım arttı. İlk önce dürüstlük ve kişisel sorumluluğun ne olduğunu öğrendim ve hayata bakış açım tümüyle değişti. Sevdiğim veya sevmediğim herkesin bana yaşattıklarının benim için lütuf olduğunu idrak edince, hissettiğim acıyı hafiflettiğini gördüm. Beni irite eden durumlarda kimseyi suçlamıyorum artık, kendimi haklı bulmaya uğraştığımı fark ettiğimde duruyorum. Çünkü kimin bana ne yaptığına, söylediğine ya da haklı ya da haksız olduğuna değil, ne hissettiğime ve neden hissettiğime bakıyorum. ‘Yarası olan gocunur’ misali; bana söylenen söz, hareket, tavır, bakış her ne ise beni rahatsız eden, korkutan, nefret ettiren, kızdıran, üzen, ezen, güvensiz hissettiren yani her hissiyatımın benim içimdeki yaralardan kaynaklandığını biliyorum. Her şeyin tek kaynağı benim, sevginin de, korkunun da, nefretin de, kıskançlığın da…
Eskiden negatif duygularımı, reaksiyonlarımı tekrarladıkça neden daha iyi biri olamadığıma üzülüp, suçluluk ve karamsarlık duygularıyla boğuşuyordum. Oysa onların da ‘ben’ olduğunu, karanlıklarım, gölgelerim olduğunu öğrettiniz. İyi ya da kötü olmak zorunda değilim. Herkesin olduğu gibi benim de kendime göre yaralarım ve bu yaralarımı hissetmemek, göstermemek için arkasına saklandığım maskelerim, sahte benliklerim olduğunu gösterdiniz bana. Önce tabii ki zor geldi bunlarla yüzleşmek, yine egom beni karamsarlığa taşımaya çalıştı, aksi için ispatlar ararken buldum kendimi, zordu kabul etmek. Ama aslında bu maskeleri, sahte benliklerimi kabul ettiğimde yaşamdaki zorlandığım ilişkilerimi, yaşadığım zorlu süreçleri de kabul edebildiğimi gördüm. Çünkü herkesin kendi yolunu yaşadığı, herkesin içindeki yaralı çocuklarla reaksiyonlar verdiği anlayışını kavradıkça hayatı ve karşılaştığım olayları kabul edebilmeye, hayatla akabildiğimi görmeye başladım. İstediğim hayatı kendim yaratacaksam, o hayatı yaratacak seçimleri yapabileceğimi biliyorum ve bilinçlice yapmayı seçiyorum her gün.
Daha yolum var elbette. Dişiliğime, özüme ve özgürlüğüme doğru yol alıyorum. Öğrendiklerimi uygulamaya çalışırken zorlandıkça, sözleriniz ve hayatı yaşayış şekliniz hep bana örnek oldu, güven ve güç verdi, cesaret verdi. Korkularımı sevgiye dönüştürmeyi, güvene dönüştürmeyi gösterdiniz. Bu yollardan daha önce geçmiş, bu yolda ilerlerken benim ne yaşadığımı veya yaşayacağımı daha ben anlamadan gören, bana şefkatle ve sabırla yol gösteren biriyle bu yolda ilerleme şansım olduğu için hep şükrediyorum ve kendimi şanslı sayıyorum. Emek verince karşılıksız kalmayacağını sürekli hatırlattınız bana ve şükür gözyaşları döktüren mucizevi değişimleri yaşamama vesile oldunuz. Yola çıkmış olduğum için ve hayatımdaki dönüşümleri yaşadığım için şükrediyorum.
Sevgili Hocam Gülenay Pema’ya ve hayatıma kattığı Sevgili Sri Prem Baba’ya sonsuz teşekkürlerimle… Namaste.”