Sevgili dostlar, gezegensel olarak içinde bulunduğumuz zor bir süreçten geçiyoruz.
2013 yılında başlayıp 2016’ya kadar devam edecek bu zorlu sürecin zirvesindeyiz. Önümüzdeki üç ay ise sallantıların en yoğun olacağı aylar. Bu dönemde dua/sessizlik/meditasyon sizin kurtarıcı korunaklı alanınız. Şükür hissiyatlarına ulaşırsanız da bu süreç sizin için en hayırlı şekilde geçer. Zira hepsi Yaradan’ın planına dair. O plana ters değil paralel gidersek ne manaya geldiğini içimizde tecrübe edeceğimizden, durum daha net olur. Her zaman net olmayacaktır, her şeyi bilemeyiz. Evrensel dengeler tümün hayrına işler, ancak bizim bilemediğimiz bir dengede. Burada da ilahi sığınma, teslimiyet hissiyatlarının seviyesi bize güç verecek. Yolumuzu açacak.
Dünyamızda dengenin tekrar sağlanabilmesi için bu süreci yaşamamız kaçınılmaz. Bu durum, farklı geleneklerin kadim yazıtlarda binlerce yıldır bilinmekteydi. Üzerine yapılan matematik hesapları da mevcut. Velhasıl, hesaba hacet yok, tecrübe ediyoruz.
Aydınlık, yani ilahi enerjiler şimdiye kadar olduklarından çok daha yakınlar ve kendini bilince ve şefkate açan her birey bu aydınlık vazifesine köprü oluyor.
Her birimiz ilahi köprüler olma potansiyelindeyiz. Ve bu şekilde gezegensel dönüşüme kanal oluyoruz.
Bu kanalı temiz ve açık tutabilmenin yollarını hepimiz artık biliyoruz. Zira benim gibi bir çok rehber bu yolları gösteriyor, uyguluyor, uygulanmasına destek oluyor.
Şimdi sıra sizde. Ancak şuna dikkat; bu süreç tamamen içsel ve bireyseldir. Her zaman bahsettiğimiz değişimin kendisi olmak bu demektir. Gandhi’nin sözü “Çevrende görmek istediğin değişimin kendisi ol” her daim geçerli.
Bu dönşüm için her birey önce kendi sorumluluğunu almalı.
Dış dünyamızda, etrafımızda gördüğümüz her şey kendi iç dünyamızın yansımaları. Ateşe körükle gitme deyimi de buraya uyuyor.
Her birey kendi karanlık yönlerini, gölgelerini, maskelerini yani düşük benlik dediğimiz egonun yönlerini, katman katman tanımlama vazifesinde. Bilinçaltında sizi yöneten öfke, hırs, üzüntü gibi gölgelere ışık tutmadan yanı biliçli olarak onlarla yüzleşmeden aydınlığa çıkamayacağımız gibi gerçekte kim olduğumuzu da bilemeyeceğiz, egonun kuklası olarak acı veren maskelerimizle dolaşmaya devam edeceğiz çünkü maskeden başka bir gerçek kimlik bilmiyoruz.
İlk adım, gerçekte kim olduğumuzu idrak edebilmek için kişisel-sorumluluk almak ve bu karanlık yönlerin nedenlerini bulup, köklerine inerek sonlandırmak.
Her bireyin istisnasız olarak çocukluktan gelen izleri var. Bu izleri yetişkin yaşantımızda devam ettiriyoruz, durumlara uysa da uymasa da. Ve kısıtlı ve limitli kalıp öfkelenip içten içe keder yaşıyoruz.
Kişisel-sorumluluğunuzu aldığınızda kendi geçmişinizle ve tekrar ettiğiniz sıkıntı ve strese neden olan kalıplarla yüzleşir, yavaş yavaş çözülmeleri için ortam sağlarsınız.
İlk adım kendi-sorumluluğunu alıp, “neden” sorusunu sormakla başlıyor.
Hepinizi, her gün sessiz alanlar yaratıp, ilahi enerjilerin size akabilmesine fırsat vermeye davet ediyorum. Bilinçli olarak, dua halinde, gönül sessizliğinde. Her gün bir kaç dakika.
Yaşamın stresi sizi alıp gittiğinde, esir ettiğinde sorun “bu yaşamı kim için, neden yaşıyorum” yalnızca sorgu halinde kalın, bırakın soruyu sessizliğe. Cevap aramıyoruz, zira cevap net…
Sevgilerimle,
Gülenay Pemaji
Görsel Hint tanrıçalarından Kali. Boynundaki kafa tasları ve insan kellesi egonun, sahte kimliği Gerçekliğin keskin kılıcı ile kesmesini temsil ediyor. Kali Ma korkunç görüntüsünün yanında, bizim kültürümüzde Şems enerjisine çok yakın. Hatırlarsınız Şems’in Mevlana ile olan iletişimini, keskin bir bilgelik ve kadim bir şefkat. Bu dönemler Kaliyuga’nın zirvesi.
2 Comments
harika…. teşekkürler….
Muhteşem bir yazı… Işık ve sevgiyle kalın.