Hepimiz birer kahramanız. Ve bir kahramanın yolculuğu doğduğu anda başlar. Ancak bir kadın kahramanın yolculuğu farklıdır. Kadının karşılaştığı düşmanlar, engeller ve mücadeleler, erkeklerin karşılaştıkları gibi direk değildir. Atalarımızdan kalan miraslarla ve psişemizde yer alır.
Dünya yavaş yavaş bu dişil varoluşa alışmaya başlıyor. Kadının kahramanlık yolculuğu her zaman annesi ile olan birlikteliği ile başlar. Kadınlık kalıplarını ve kadın olmanın ne manaya geldiğini öğrendiği annesiyle. Yolculuğu rahimden ayrılması ile hız kazanır ve doğum sürecine girer. Doğumdan itibaren de kadın, bir seri gelişim süreci yaşamaya başlar tıpkı bir rahimden diğerine geçiş gibi.
Gelin hep birlikte yaratım ve gelişimin temellerini oluşturan içsel yapımızı, rahime geliş anımızdan menapoza kadar uzanan bu yolculukla keşfedelim. Ve dönüşüp, her yaşam döngüsü ile bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu nasıl iyileştireceğimizi öğrenelim, tecrübe edelim.
Menstrüasyon döngüsü dünyevi olan en temel döngüdür. Kanımız, dişil arketip ile bağımızdır. Doğanın makro-kozmik döngüsü, ay üzerinden bildiğimiz yükseliş ve alçalış, suların medceziri, mevsimlerin değişimi dişil beden üzerinde yaşanan regl döngüsü üzerinden yansır. Yumurtanın aylık olgunlaşması ve akabinde gelen hamilelik yada regl kanının salınımı, yalnızca doğada oluşan yaratım sürecini yansıtmakla kalmaz, insanoğlunun yoğun çabasını da gösterir. Birçok kültürde, menüstrasyon döngüsü kutsal olarak görülür.
Doğanın ritimlerinden koptuğumuz modern toplumlarda dahi yumurtlama/ovülasyon döngüsü aydan etkilenir. Araştırmalar, dolunay zamanı veya bir gün öncesinde yumurtlama ve gebe kalma oranlarının tavan yaptığını gösteriyor. Yeni Ay zamanı ovülasyon ve gebelik oranlarının düştüğü ve artan oranda kadının regl kanamasına başladığı kaydediliyor. Bilimsel araştırmalar Ay’ın sıvıların akışını yönettiğini (okyanus ve bedensel sıvılar), rüyaları ve bilinçaltını etkilediğini kanıtlıyor.1
Devamını okumak için tıklayınız.