“İnsanlar ya size ilham verirler, ya da enerjinizi tüketirler. Doğru kişileri seçin”
Bu sözü paylaşırken önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Zira kötüleme ve kenara atma işi değil bu konuya bakışım.
Elbet karanlık zamanlar, zorlu zamanlar, hastalık, yoksulluk, travma, üzüntülü anlar yaşama dair. Bu süreçlerden geçen dostlarınız vardır elbet, sizden destek almak isteyen.
Ancak burada ince bir çizgi var.
Destek vermek, insanlığa hizmet etmek insan olmanın başlıca amacı. Velhasıl bu görüşü karşınızdaki kişinin de paylaştığını gördüğünüzde, o yaşam kıvılcımını ne kadar sönük olursa olsun gördüğünüzde bu kişiye destek olabilirsiniz.
Hepimizin hissiyatları var, gözlem kapasitemiz geniş. Kim gerçekten savaşıyor, kim savaşma oyunu oynayıp, kendini eğliyor ve hem kendi zamanını hem de sizin zamanınızı alıyor anlaşılabiliyor. Bazı kişiler sürekli şikayet etmeyi, hastalıklı olmayı ve duygu sömürmeyi, oyunlar oynamayı yaşam şekli haline getirmiş olabilir. Onların da bu oyunu tüketip tecrübe edip, tekamüllerini tamamlamaları gerekiyor. Yaşamadan öğrenemezler. Amaç onları yargılamak değil. Ancak berrak bir zihne ve bilince sahip bir kişi böyle karanlık içersinde gezinen ve bunu yaşam şekli haline getirmiş birisini hemen anlar. Ve elinizden gelen desteği, ilhamı, sevgiyi verip, o kişiyi kendi hayatının sorumluluğunu almak için teşvik eder. Bazı durumlarda katı kurallar koymanız gerekebilir, altında iyi niyet olan. Bu iyi niyet sizinle Yaradan arasındadır, kimseye ispatlamak zorunda değilsiniz. Böyle bir iyi niyet olduğunda aldığınız katı karar karşınızdakine acımasız da gelse uygulamak durumundasınız. Tanrıcılık oynamak, egonun en sevdiği şeylerden biridir. Şifacılık, destekçilik, ben onu değiştirim hayalleri…
Velhasıl siz henüz kendi yaşam döngünüzde cebelleşirken bir başkasına gereğinden fazla destek olmaya çalışmak hem sizin egonuzu besler, hem karşınızdakinin “muhtaç olma”, “kurban” olma hissiyatlarını besler hem de her iki tarafında dönüşümünü yavaşlatır hatta durdurur, yerinde saydırır.
Bu tür bir ilişkide kendi selametinizi düşünmeniz öncelikli bakış açınız olmalı. Bu bencillik değil, Yaradan’ın kurallarını kabul ettiğinizin, her şeyin ve herkesin olması gerektiği gibi olduğunun kabulüdür. Bu mütevaziliktir, doğanın gücünü ve dengesini kabul etmek ve gerçek teslimiyettir. Devamı için tıklayınız.
*Eğitim ve makalelerden haberdar olmak istiyorsanız sağ tarafta yer alan “Blog’u Takip Et” kutusuna email adresinizi bırakabilirsiniz.
“İnsanlar ya size ilham verirler, ya da enerjinizi tüketirler. Doğru kişileri seçin”
Bu sözü paylaşırken önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum. Zira kötüleme ve kenara atma işi değil bu konuya bakışım.
Elbet karanlık zamanlar, zorlu zamanlar, hastalık, yoksulluk, travma, üzüntülü anlar yaşama dair. Bu süreçlerden geçen dostlarınız vardır elbet, sizden destek almak isteyen.
Ancak burada ince bir çizgi var.
Destek vermek, insanlığa hizmet etmek insan olmanın başlıca amacı. Velhasıl bu görüşü karşınızdaki kişinin de paylaştığını gördüğünüzde, o yaşam kıvılcımını ne kadar sönük olursa olsun gördüğünüzde bu kişiye destek olabilirsiniz.
Hepimizin hissiyatları var, gözlem kapasitemiz geniş. Kim gerçekten savaşıyor, kim savaşma oyunu oynayıp, kendini eğliyor ve hem kendi zamanını hem de sizin zamanınızı alıyor anlaşılabiliyor. Bazı kişiler sürekli şikayet etmeyi, hastalıklı olmayı ve duygu sömürmeyi, oyunlar oynamayı yaşam şekli haline getirmiş olabilir. Onların da bu oyunu tüketip tecrübe edip, tekamüllerini tamamlamaları gerekiyor. Yaşamadan öğrenemezler. Amaç onları yargılamak değil. Ancak berrak bir zihne ve bilince sahip bir kişi böyle karanlık içersinde gezinen ve bunu yaşam şekli haline getirmiş birisini hemen anlar. Ve elinizden gelen desteği, ilhamı, sevgiyi verip, o kişiyi kendi hayatının sorumluluğunu almak için teşvik eder. Bazı durumlarda katı kurallar koymanız gerekebilir, altında iyi niyet olan. Bu iyi niyet sizinle Yaradan arasındadır, kimseye ispatlamak zorunda değilsiniz. Böyle bir iyi niyet olduğunda aldığınız katı karar karşınızdakine acımasız da gelse uygulamak durumundasınız. Tanrıcılık oynamak, egonun en sevdiği şeylerden biridir. Şifacılık, destekçilik, ben onu değiştirim hayalleri…
Velhasıl siz henüz kendi yaşam döngünüzde cebelleşirken bir başkasına gereğinden fazla destek olmaya çalışmak hem sizin egonuzu besler, hem karşınızdakinin “muhtaç olma”, “kurban” olma hissiyatlarını besler hem de her iki tarafında dönüşümünü yavaşlatır hatta durdurur, yerinde saydırır.
Bu tür bir ilişkide kendi selametinizi düşünmeniz öncelikli bakış açınız olmalı. Bu bencillik değil, Yaradan’ın kurallarını kabul ettiğinizin, her şeyin ve herkesin olması gerektiği gibi olduğunun kabulüdür. Bu mütevaziliktir, doğanın gücünü ve dengesini kabul etmek ve gerçek teslimiyettir.
Başka birisini değiştireceğini düşünmek ego içinde yüzmenizi sağlar. O kişi üzülmesin diye hayatınızdan ödün vermeniz de kendi değerinizi bilmediğinizi, bir kişiye destek olarak ondan gelecek takdir ile kendi değerinizi bilmeye çalıştığınızı gösterir.
Bu acılı durumun farkına varmanızı öneririm. Zira zaten karanlıkta cebelleşen birisinin belli ki en ufak ilgiye bile ihtiyacı vardır, ve siz bunu verebileceğinizi düşünürsünüz. Kısa vadede verir gibi de durursunuz ama baktığınızda aynı zindanı paylaştığınızı görürsünüz.
Üstadlar her zaman kendi kendinizin sorumluluğunu alın, dönüşüm yolu, özgürlük yolu tek başına yürünen bir yoldur derler. Bu demek değildir ki diğer insanları dışlayın ve kimseye destek olmayın. Tam tersi siz kendi sorumluluğunuzu aldığınızda, değerinizi bildiğinizde, mutlu olmak için kirlilikleri, düğümleri çözmek için adım attığınızda, hem evren sizi destekler hem de siz bu olumlu, uyumlu ve berrak halinizde konuşmasanız, her hangi bir aksiyonda bulunmasanız dahi muazzam bir şey yayarsınız. Yanınıza gelenler huzurunuzu paylaşırlar. Aklına düştüğünüz insanlara ilham dolar. Yüzünüze bakanların içinde güneş açar.
Eğer gerçekten birisine destek olmak istiyorsanız, ki yaşam amacımız nihayetinde bu, o zaman önce kendinizin başınızın suyun yüzeyinde olduğundan emin olmalısınız.
Atalarımız ne demişler “körle yatan şaşı kalkar”. Bunun gibi birçok ata sözü var aslında.
Egonun oyunları çok keskin. Başkasına destek olacağım diye zarar veriyor olabilirsiniz. Bunun ölçüsü kendi içinizde. Eğer mutlu iseniz, ki geçici bir hevessel mutluluktan bahsetmiyorum, gerçekten dengeli ilişkiler kuran, çevresinde kalıcı etkiler ve dostluklar yaratmış bir kişi iseniz zaten insanlar size tutkuyla bağlanmaz, sizi ajite etmeye çalışmazlar.
Çünkü dengeli bir insandan, dengesiz insanlar çekinirler. Ego korkar böyle bir insanla olmaktan, çünkü kendi karanlığına ayna tutacaktır. Böyle bir insanı hayatınızda barındırmak istemezsiniz çünkü dönüşümünüze etkendir dengeli, huzurlu, geçekten mutlu bir insan.
Böyle biri ile olabilmek, cesaret ister. Bu yüzden de karanlıkla kendilerini tanımlayan, sürekli acı ve muhtaçlık enerjisinde olan insanlar ancak kendi gibi olan insanlardan yardım beklerler.
Ta ki karanlıktaki kişi hayatında ani bir şok yaşar, o zaman yaşam döngüsünü değiştirmeye hazırdır. İşte bu kişiye her koldan destek vermek gerekir. Çünkü kendisine dürüst olmaya başlamıştır. Bu insana verilen en ufak söz bile altın olur, yerini bulur.
Eğer bu dürüstlük açığa çıkmadıysa, sizin yapabileceğiniz hiçbirşey yoktur gerçek anlamda.
Aydınlanmış üstadların dahi kendi çukurunu kazıp, beklenti içersinde, bağımlı davranışlar sergileyen kişilere farklı tavırlar sergilediklerine şahit oldum.
Kendi değerinizi ancak kendiniz bilebilirsiniz. Bize verilen bu emanet yaşam çok değerli. Bu yaşam sizin, sorumluluğu elinize aldığınızda etrafınızda temizlik yapmanız gerekecektir. Bunu gönüllülükle yapın. Bağları kesin.
Bu yaşama bağları kesip sevginin özgürlüğünde, gerçek evimizde coşku ile yaşayabilemek için geldik.
Kendi yolumuz uzun, ayağımızdaki zincirlerden kurtulmak ise ancak kendi ellerimizle yapabileceğimiz birşey.
İşe o zincirlerin orada durmasına izin veren nedenlere dürüstlükle bakmaktan başlayabiliriz.
O zincirler birer insan değil, o zincirler tamamen sizin organik yaralarınız. Demir olup da kesip atacağınız şeyler değil. Organik yaralar ancak kökünden ilaçla giderilir. Aksi halde aynı zincirler farklı olay ve kişiler tarafından tekrar yaratılır.
Çevrenize dikkatlice bir bakın, ilişki içinde olduğunuz kişilerin eğilimleri nasıl. Bu kişilerin eğilimleri, bağımlılıkları sizin de aynı şeylere sahip olduğunuzu gösterir. Önce karanlığa ışık tutalım, dürüstlükle.
Kendinize dürüst olmadığınız sürece, üzerinizde dürüst olmayan bir enerji taşırsınız ve insanlar da size bu enerjiyi geri getirir beslerler.
Size yardım ve destek için gelen kişilere önce bir bakın, sonra kendinize bakın. Yargılamadan, yön vermeye, iyileştirmeye çalışmadan gönlünüzden geldiği şekilde destek verin ve orada durun. Konuyu değiştirin, mekanı değiştirin bu kişiyi daha dengeli bi alana çekmeye çalışın. Ancak denemenize rağmen olmuyorsa, siz görevinizi yaptığınızdan emin olun ve içiniz rahat kendinize dönün, yola devam edin.
Gülenay Pema
*Makalelerden ve eğitimlerden haberdar olmak istiyorsanız sağ tarfta yer alan “Blog’u Takip Et” kutusuna email adresinizi bırakabilirsiniz.
bazı soru ve sorunlarıma yanıt bulduğum bir bu makale için, canı gönülden teşekkür ediyorum.
Destek falan değil bazen düpedüz uzak durmak istiyorum karşımdaki insandan. Çünkü benim enerjim bana yetiyor ve onun negatifliği gelince dengem bozuluyor diye düşünüyorum. Kas gücü gibi bir şey bu. Bazısı 100kg yük altında bana mısın demez bazısı da 10kg kaldırmaz ya. Ben de bzen karşımdakini kaldıramayacağımı hissediyorum.
Farkinda olmadan bana ayna tuttugunuz icin tesekkurler,bu konuda cok ugrastim ancak artik kendi yoluma bakmayi basarabiliyorum.