Doğru yolda ilerleyen herkesin eninde sonunda karşılaşacağı en büyük sorunlardan birisi aşk ve bağımlılık arasında belirgin bir fark olduğunun bilincinde olabilmektir. Göze aynı görünürler – ama değildirler. Birbirlerine benzerler – ama farklıdırlar. Hatta, aslında, bağımlılığa kıyasla nefret bile aşka daha fazla benzer. Bağımlılık tam tersidir; nefretin üstünü örter ve ona aşk süsü verir, ve aşkı öldürür. Bağımlılık kadar, sahiplenmek kadar zehirli hiçbir şey yoktur. Bunu iyice içimize sindirip, sonra güzel öykümüzü inceleyelim.
Çoğumuzun başına gelmiştir, sana da olmuştur – çünkü beyin aşk ile bağımlılığı kolaylıkla karıştırabiliyor. Her şeye dışarıdan bakanlar bu konuda kurban konumuna düşüyorlar. Bağımlılık aşkmış gibi ele alınıyor, ve bir kez bağımlılığı, sahiplenmeyi aşk olarak kabul ettin mi gerçek aşkı hep ıskalarsın. Eline sahte para geçmiş gibi olur. Artık gerçek parayı aramazsın çünkü elde ettiğini sanırsın. Kandırılmışsındır.
Sahiplenmek, bağımlılık sahte aşktır. Nefret daha iyidir, çünkü en azından gerçektir, en azından doğrudur. Ve nefret her an aşka dönüşebilir, ama sahiplenme asla aşka dönüşemez ondan tamamen vazgeçmelisin. Neden bağımlılık aşk ile karıştırılır? Ve aradaki fark nedir? Buradaki mekanizma sinsice işler.
Aşk, karşındaki ile bütünleşmeye hazır olduğun anlamına gelir. Bu bir ölümdür, en anlamlı ölüm, içine düşebileceğin en derin boşluk, ve düşmeye de devam edersin. Bunun sonu yoktur, dibi yoktur, sonsuza dek diğerinin içine düşersin. Asla bitmez. Sevmek, sevdiğinin büyüklüğü karşısında kendini kaybetmek anlamına gelir. Aşk teslimiyettir – hem de koşulsuz; çünkü eğer bir koşul bile olursa o zaman sen önem kazanırsın, karşındaki değil; merkezde sen olursun, o değil. Eğer merkezde sen varsan diğer kişi sadece bir araca dönüşür. Sen onu kullanıyor, sömürüyor, onun sayesinde tatmine erişiyor olursun – yani hedef sensindir. Ve aşk der ki, diğerini amaç haline getir, ve eri, ve birleş. Bu ölüme ait bir fenomen, bir ölüm sürecidir. İnsanlar işte bu nedenle aşktan korkarlar. Hakkında konuşabilir, şarkılar söyleyebilirsin, ama aslında ondan korkarsın. Asla aşka bulaşmazsın.
Tüm aşk şiirlerin, şarkıların birer yedektir, onları gerçeğinin yerine koyarsın, böylece aşık olmadan şarkısını söyler, sevmeden sevmiş gibi yaparsın. Aşk öyle derin bir ihtiyaçtır ki onsuz yaşayamazsın; ya kendisini ya da yedeğini ararsın. Yedek sahte olabilir, ama en azından bir süreliğine aşık olduğun hissine kapılırsın. Sahtesi bile keyiflidir. Eninde sonunda sahte olduğunun farkına varırsın; o zaman sahte aşkı gerçeğine dönüştürmezsin – o zaman sevgiliyi değiştirirsin.
Devamını okumak için tıklayınız.