Yıllardır TV seyretmem, dizi seyretmem, gazete okumam, magazin okumam. Ne hamburger dükkanlarına girer, ne de AVM’lerden torbalarla alışveriş yaparım. Modayı takip etmem, hiç etmedim yeri geldi karadenizli kadınların el tezgahlarında dokuduğu kumaştan, kendi tasarladığım sade ve uzun ömürlü kendir, organik, etik üretim kıyafet ürettim. Laf olsun diye, reklam olsun diye, ünlü olmak ya da zengin olmak için değil. Bir vizyonum olduğu için, bu ülke ve insanlık için. Benim gibi tüketimin esiri olmayan binlerce insan var bu ülkede. İşte şimdi o insanlar diğerlerine örnek oluyor, bayrak taşıyor, kalemi eline alıyor.
Bu yaşam şeklini tercihim kendiliğinden oldu, bir sonuca varmak için değil, bugünlerde olanlar için değili birilerini takip etmek için değil, kendi sıhhatim, sağlığım, huzurum ve öyle olması gerektiğine kalpten inandığım için.
Beyin yıkayan medyanın farkında olduğum için. Gazete okumuyorum diye yıllar evvel beni eleştiren kişilere, siz okuyun ben istemiyorum diye kibarca kendi duruşumu ifade ettim, kimseyi yargılamadım. Politika konuşulduğunda fikrim olmadığından değil, fikrimin henüz yer bulamayacağından sessiz kaldım. Ve bu sessizlikten rahatsız olmadım, zira içimden hep bildim Gerçek Özgürlüğün ve Aşk’ın her zaman yerini bulacağını. Fazla laf yapmaya, ispat etmeye gerek duymadım hiç.
Tüm bunlara rağmen her zaman gerekli bilgiye ulaştım, eksik kalmadım. Bilincimi doğru kullandım, kalbimin sesini dinledim, aynı yolda yürümek isteyenlere de örnek olmaya, yolları göstermeye devam ettim.
Yalnızca kriz zamanları değil, her gün uyanık olmak, her gün direnişte olmak, önce kendi hayatını bu şekilde yaşamalı insan. Sonra da yeri geldiğinde ne yapılması gerektiği konusunda berrak bir zihin olur, ne yapacağını bilir, vizyonu olur, birlik olur, kardeşlik olur, aksiyon alınır.
Sokaktakiler genç insanlar, üniversite öğrencileri, vakitleri TV’deki uzatmalı anlamsız dizileri, reklamları, gülünç ve koca kırmızı halkalarla aynı cümleyi beş kez tekrar eden haberleri seyretmeye harcamıyor, büyük oranda. Koyun psikolojisi bu demek, her birey kendi iç zaferini vermeli, ego dürtülerini görmeli, sonra da ülkesini yönetenler ego ile, hırs ile, öç ile neler yapıyor tanıyabilir, ve neler olduğunu net olarak görebilir.
Bundan sonra daha da seçici olacağımız aşikar, dayatmalarla değil, bilinçli BİR insanın BİNLERE dönüşüp, milyonlara nasıl tesir edebileceğini tecrübe etmek için.
Gülenay Pema Antep
*Makalelerden ve eğitimlerden haberdar olabilmek için sağ taraftaki “Blog’u Takip Et” kutusuna email adresinizi bırakabilirsiniz.
Yıllardır TV seyretmem, dizi seyretmem, gazete okumam, magazin okumam. Ne hamburger dükkanlarına girer, ne de AVM’lerden torbalarla alışveriş yaparım. Modayı takip etmem, hiç etmedim yeri geldi karadenizli kadınların el tezgahlarında dokuduğu kumaştan, kendi tasarladığım sade ve uzun ömürlü kendir, organik, etik üretim kıyafet ürettim. Laf olsun diye, reklam olsun diye, ünlü olmak ya da zengin olmak için değil. Bir vizyonum olduğu için, bu ülke ve insanlık için. Benim gibi tüketimin esiri olmayan binlerce insan var bu ülkede. İşte şimdi o insanlar diğerlerine örnek oluyor, bayrak taşıyor, kalemi eline alıyor.
Bu yaşam şeklini tercihim kendiliğinden oldu, bir sonuca varmak için değil, bugünlerde olanlar için değili birilerini takip etmek için değil, kendi sıhhatim, sağlığım, huzurum ve öyle olması gerektiğine kalpten inandığım için.
Beyin yıkayan medyanın farkında olduğum için. Gazete okumuyorum diye yıllar evvel beni eleştiren kişilere, siz okuyun ben istemiyorum diye kibarca kendi duruşumu ifade ettim, kimseyi yargılamadım. Politika konuşulduğunda fikrim olmadığından değil, fikrimin henüz yer bulamayacağından sessiz kaldım. Ve bu sessizlikten rahatsız olmadım, zira içimden hep bildim Gerçek Özgürlüğün ve Aşk’ın her zaman yerini bulacağını. Fazla laf yapmaya, ispat etmeye gerek duymadım hiç.
Tüm bunlara rağmen her zaman gerekli bilgiye ulaştım, eksik kalmadım. Bilincimi doğru kullandım, kalbimin sesini dinledim, aynı yolda yürümek isteyenlere de örnek olmaya, yolları göstermeye devam ettim.
Yalnızca kriz zamanları değil, her gün uyanık olmak, her gün direnişte olmak, önce kendi hayatını bu şekilde yaşamalı insan. Sonra da yeri geldiğinde ne yapılması gerektiği konusunda berrak bir zihin olur, ne yapacağını bilir, vizyonu olur, birlik olur, kardeşlik olur, aksiyon alınır.
Sokaktakiler genç insanlar, üniversite öğrencileri, vakitleri TV’deki uzatmalı anlamsız dizileri, reklamları, gülünç ve koca kırmızı halkalarla aynı cümleyi beş kez tekrar eden haberleri seyretmeye harcamıyor, büyük oranda. Koyun psikolojisi bu demek, her birey kendi iç zaferini vermeli, ego dürtülerini görmeli, sonra da ülkesini yönetenler ego ile, hırs ile, öç ile neler yapıyor tanıyabilir, ve neler olduğunu net olarak görebilir.
Bundan sonra daha da seçici olacağımız aşikar, dayatmalarla değil, bilinçli BİR insanın BİNLERE dönüşüp, milyonlara nasıl tesir edebileceğini tecrübe etmek için.
Gülenay Pema Antep
*Makalelerden ve eğitimlerden haberdar olabilmek için sağ taraftaki “Blog’u Takip Et” kutusuna email adresinizi bırakabilirsiniz.