Zor zamanlarda kalıcı mutluluk, iki şey aşikar zor zamanlarda, karanlık zamanlarda olduğumuz ve insanoğlunun her daim kalıcı mutluluğu aradığı. İçinde bulunduğumuz ve Hintlilerin Kali Yuga adını verdikleri Karanlık Çağ’ın son evrelerindeyiz. Kaynaklarda bu süreçler zaman hesapları ile net olarak belirtiliyor ve son yıllarda üstatlar bizlere içinde bulunduğumuz dönemle ilgili bilgilendiriyor, dışarıda gördüğümüz karanlığın içerideki artan karanlığın bir yansıması olduğunu aktarıyorlardı. Bu zor sürece birden bire girmedik elbet, doğa adım adım ilerliyor. Doğa Ana’nın dengesi ise adım adım bozuldu, insanoğlu tarafından, karanlığı ile yüzleşmekten çekinen, bilemeyen, gerçek doğasını, doğanın bir parçası olduğunu unutan insanoğlu…
Sizlere olduğundan da karanlık bir tablo çizmek değil amacım ancak artık ‘polyannacılık’ devrinin de kendiliğinden kapandığını görüyoruz.
Yalanların en büyük ve acı dolu olanı insanın kendisine söylediği. Ve yalanın baş kumandanı illüzyon. Yani kişi kendine yalan söylediğinin bile farkında olmadığı hülyalı bir kişisel hikayede cebelleşiyor.
Ancak her zaman dediğimiz gibi karanlık tek başına var olamaz, karanlık aydınlığın olmamasıdır. Yıllardır blogumdan bu konu üzerine makaleler yazıyor, eğitimler veriyorum. Ve kendi karanlığı ile yüzleşip, ışıkla arındıranların kalıcı mutluluğa, dolayısıyla şifaya ve berekete ulaştıklarını görüyorum.
Sonuç itibari ile bu öğretiler ebedi öğretiler, senin benim kişisel gerçekliğimiz değil, hakikat tek ve bir.
Gerçek özüne doğru yürüdüğün yolda, desteklenirsin çünkü yaptığın şey dışardan nasıl gözükürse gözüksün eğer temelinde dürüstlük ve anlayış varsa seni hakikate er ya da geç ulaştıracaktır.
Verdiğim eğitimler son yıllarda bu karanlıkla yüzleşme üzerine odaklanıyor. Ve böyle olduğunda da gerçekten zor badireler atlatılıyor. Esasen zor diyerek ürkütmek istemem çünkü zorluk dahi insan yaratımı. Bir şeye, kişiye ya da olaya bağınız ne kadar güçlü ise acı da o kadar güçlü olur. Bu dünyada her şey geçicilik kanununa tabi. Gün gelir, en sevdiğinize olan bağınız dahi test edilir, buradaki gizli hakikati ise ancak bu yolda karanlığı ile yüzleşme cesaretinde olanlar bir nebze hissedebilir.
Karanlık her ne kadar tek başına var olmasa da gücünü yadsımak aptallık olur. Öyle ki çalışmalarımda kendine dair fikirlerine sıkı sıkı bağlı olan kişiler çalışmadan kaçma eğiliminde, ya da benden nefret etme 🙂 Yaptığım iş tıpkı arı kovanına çomak sokmaya benziyor bazen. Çomağı soktuğunda kızgın arılar üstüne öldüresiye geliyorlar, ve eğer arı sokmasına alerjin varsa ölürsün. İş bu kadar ciddi. Ben eğitimlerimde hakikatin yolunda mertebelere ulaşmış üstatlardan öğrendiğim ve faydasını gördüğüm teknikleri tatbik ederken yani bir nevi karanlıkla savaşırken, ‘polyanna’ yengeç gibi yan yan kaçmaya başlıyor ve çaktırmadan alandan kayboluyor. Çünkü ego yok olmak istemez. O kadar yıl emek vermişsin kişisel gelişimle büyüttüğün kimliği gelmiş birileri test ediyor, olacak iş mi? Bazen katılımcılar çalışmalara herkesi, tüm dünyanın insanları çok sevdiklerini, kimseye nefret beslemediklerini hiç öfkeleri kıskançlıkları olmadıklarını söyleyerek başlar, çalışma derinleştikçe, dürüstlük açığa çıktıkça en yakınları ile kavgalı olduğu açığa çıkar aynı kişilerin. Şimdi bu dışardan çok kolay görülebilen bir şeyken ‘iyi insan’, ‘mutlu insan’, ‘herkesle hoş’ insan maskesine sıkı sıkı tutunan bir kişi için işkencedir.
Oysa yapılan işkence kişinin kendi kendine yaptığı. Biz işkenceyi gösteren işaretiz. Sevginin nasıl unutulduğunu, üzeri sahteliklerle örtülen geçici mutluluk ve yüzeysel samimiyetleri gösteren yolcuyuz.
Güzel haber ise karanlık çağın içinde kendine has bir aydınlık çağının olduğu. Yukarda bahsettiğim eğitimlerime gelen ender ‘polyanna’ların da boş dönmediklerini biliyorum. Amaç kendileri ile yüzleşmek ve kalpte buluşmaksa bunu herkes ruhunun çizgisinde yapıyor. Aksi düşünülemez, tek bir yaprak bile tesadüfen düşmez. Her şey tam da olması gerektiği gibi gerçekleşir.
Kalbim ve dualarım beni tanıyan tanımayan herkesin kalbinin sevgiye açılması için.
Gelelim daha da güzel haberlere, bu yazı dört harika kamp ile tamamladık. Harika dönüşümler, dostluklar, yüzleşmeler ve aydınlanmalar gerçekleşti. Devam eden Gizemli Dişilik Eğitmenlik Programı verdiğim teknikleri uygulayan adaylar için gittikçe derinleşiyor bayramda üçüncü kamp için hazırlanıyoruz. Eylül sonunda yeni bir Gizemli Dişilik Eğitmenlik Programı‘na başlıyoruz. Kimileriniz üzülecek belki ama bu vereceğim son Gizemli Dişilik Eğitmenlik Programı olacak. YogANA Kadınlar için Eğitmenlik Programı ise Ekim sonunda başlıyor, kayıtlar aylar öncesinden doldu otelde ufak bir tadilat yapıp son bir kişilik kontenjan açtım, katılmak isteyen varsa hemen yazsın. Bir güzel birliktelik de bu hafta sonu olacak Gizemli Dişilik Festivali kadınlara özel ilk festival. İstanbul’a iki saat uzaklıktaki bir yaylada buluşacağız. Detaylar web sitesinde. İstanbul’da da eğitimler devam ediyor. GD1, GD2 ve Gizemli Dişilik 3 eğitimlerini hafta sonları Etiler’de veriyoruz. Ve tabi her yıl olduğu gibi bu yıl da inziva için öğrencilerimle Hindistan’da olacağız
Daha verecek bir çok yeni ve güzel haberler var; bitkisel şifalanma için özel üretimimiz Arıkuşu Botanik ve Arıkuşu Ekolojik Çiftlik & İnziva Merkezimiz gibi ancak burada daha fazla lafı uzatmak istemiyorum.
Gizemli Dişilik Eğitimleri’ni tecrübe etmek isteyenleri festivale bekliyorum, hem bu kadar eğitimi bir arada bulamazsınız hem de çok hesaplıya geliyor. Kayıt için: festival@gizemlidisilik.com
Bir sonraki makalemde Zor Zamanlarda Kalıcı Mutluluk için teknikler vereceğim.
Herkesin kalbinin sevgiye ve huzura açılması niyetiyle,
Sevgilerimle,
Yaklaşmakta Olan Eğitimler
*Gülenay Pema’nın verdiği eğitim ve makalelerden haberdar olmak istiyorsanız sağ tarafta yer alan ‘Blog’u Takip Edin’ kutusuna email adresinizi bırakabilirsiniz.