“Pema Hocam Merhaba,
Ben hep rekabetin, öfkenin, karşılaştırmanın, yıkıcı gücün fazla olduğu yerlerde çalıştım, halen çalışıyorum. Hayatım buna göre şekillenmişti. Kendimi tanımlarken veya tanıtırken sonradan kazandığım sıfatlarımla, isimle veya hobilerimle kısa bir şekilde ifade edip geçiyordum.
Dişilik kavramı benim için sadece vajina, meme, regli dönemi gibi “dişi” olmaya yönelik bir takım “durumlardan” ibaretti. Sizinle tanışmadan ve özellikle Gizemli Dişilik Eğitmenlik Eğitimi’ni almadan dişilik tanımı yapmam gerekseydi ezberlediğim kelimeler ile duygudan uzak ve yüzeysel ifadeler kullanırdım.
Siz ve eğitimleriniz ile tanışmam hayatımın dönüm noktalarından oldu desem asla abartmış olmam, belki az bile kalabilir. Her eğitiminiz benim için ayrı bir yüzleşme, derin farkındalıklar içeren öğretiler. Yolumda attığım her adım ile kendime, kalbime yaklaşmaya çalıştığımda, sizin söyledikleriniz ve bana kattıklarınız yolumu aydınlatıyor.
Gizemli Dişilik Eğitmenlik Eğitimi ise kalbime, içimdeki Yaradan’a beni daha çok yaklaştırdı. Bu eğitim için Size ilk mail attığımda kafam çok dağınıktı. İç Çocuk- İç Baba üzerine Vippasana Meditasyonu yapmış yerimde duramıyor, gerçekliklerimle daha yüzleşmiştim, bir taraftan durmak istiyordum ama içimden bir ses Gizemli Dişilik Eğitimine gelmem gerektiğini söylüyordu. Siz de mailinizde Shakti enerjisi iyi gelir dengelenirsin dediğiniz için hemen başladım.
İlk kamp günü, ilk çemberden sonra kendi kendime “korkuyorum, yapamayacağım bırak en iyisi” dedim. Hayatım boyunca “hak, adalet, eşitlik” gibi kavramlar hep önemli oldu, hatta mesleğimi buna göre seçtim. İlk kamp öncesi bir arkadaşıma “bu kavramlar benim için çok önemli ama hep de benim hakkım yeniyor, acaba ben mi birinin hakkını yedim naptım görmem lazım” dedim.
İlk kampın sonunda anladım ki, sorumun cevabı bendeydi. Ben kendi hakkımı yiyordum, kendime iyi davranmıyor, kadınlığını dişiliğini yok sayıyor yaşamak istesem bile onu bastırıyordum. Bu durumla yüzleşmek, bu zamana kadar kendime söylediğim yalanları kurduğum kalıpları kaldırmak, perdeleri aralamak zordu. Kadınlığa dair derinlerimde kavramlarım olduğunu gördüm. “Kadın” olmak güçsüz olmak, acı çekmek, toplumda iş hayatında yer edinememek, kendim dışında herkes ile ilgilenmekti. Korkum buradan, bunlarla yüzleşmekten geliyordu.
İlk kamp kendimi ve çevremi fark ettim. Aslında kendimin ve çevremin farkında olduğunu düşünürdüm ama değilmişim. Eğitimde bu kavramlarıma baktım, her biri ile yüzleştim. Kadın, dişi olmanın aksine çok güçlü, kapsayıcı, bolluk bereket içerisinde sevgi dolu olduğunu, önce kendin ile ilgilenip bir bütün olman gerektiğini, nerede ne şekilde isterse her zaman yer edinebileceğini öğrendim ve deneyimledim.
Aile yaşantımda ciddi değişim deneyimleri yaşamaya başlamıştım ancak bu eğitim ile birlikte hem aile yaşantım daha sevgi dolu bir boyuta çıktı hem de iş hayatım da bir başka şekilde şekillenerek taşımak bu alanda da etkilerini görmek harikaydı.
Tüm eğitim boyunca Yaradan’ın yaratmış olduğu her bir canlıya, doğa anaya, çiçeğe, kadınlara, kendime, bedenime bakışım değişti. Her şey Yaradan’ın bir tezahürü ve o kadar güzellerdi ki, ben o kadar gerçek ve güzeldim ki…
Eğitim ile hayatıma giren öğretiler, ritüeller ile şefkatle, sevgiyle kadınlığımı, bedenimi, cinselliğimi geri kazanmaya başladım.
Menstürasyon dönemim, rahmim, yumurtalıklarım, kanım artık bana yabancı değil, onların seslerini, çağrılarını duymaya başladım. Döngülerimi öğrenmek, döngülerime göre hayatımı şekillendirmeye başlamak hem beni çok daha mutlu ve huzurlu yaptı hem de hayatımı çok kolaylaştırdı. Artık her biri ile bir bütünüm, Ay ile dengelendim, uyumlandım. Danslar, şarkılar hayatıma geri geldi. Dans edeceğim zaman odamın kapsını kapar içeride dans ederdim, artık herhangi bir yerde melodisi hoşuma giden bir müzik duyduğumda ruhumun ritmine izin veriyorum. Bu durum benim kendimi ifademe, kelimeleri kullanmama, insanlar ile ilişkilerime de yansıdı. Eskiden şiir yazardım, resim yapardım yeniden içimde canlanmaya başladılar.
Arkadaşlarım, ailem sen parladın diyorlar. Bu eğitim benim ilkbaharım oldu, doğa ananın uyanışı gibi… Son kamp kadın çemberi yapacağımızı ilk duyduğumdan beri aklımda “İlkbahar ve çiçekler” vardı. Çemberime oturduğumda birlikte eğitim aldığım mükemmel kadınlara baktım ve bir anda gözümden yaşlar geldi. Hem ağlıyor, hem de konuşmaya çalışıyordum. Halbuki hiç böyle düşünmemiştim 🙂 Neden ağladığımı biraz konuşmaya devam ettikten sonra fark etmeye başladım. O kadar mükemmeldi ki, saf bir sevgi, şefkat sadece benim/bizim için oturmuş 13 kadın,tanrıça vardı, o kadar güzeldi ki ben hiç böyle bir bütün hissetmemiştim. Her biri çiçekler gibiydi, parlak güzel, canlı ışıldıyorlardı. Çemberde her binin bir çiçek olduğunu gördüm sonra kendileri anlattılar çiçeklerini. Benim çiçeğim de Gelincikti. Gelinciği çok severim, zarif, narin, güzel, dirençli, dayanıklıdır, baharın yenilenmenin habercisidir. Artık kendimi öyle hissedebiliyorum, görebiliyorum.
Canım Pema Hocam bu şekilde bir alan açtığınız için minnettarım. Yolumda, kalbime, kendime, Yaradan’a doğru özgüven ve özşefkatle yürüyecek cesaretim Sizinle attığım her adımda öğrettiklerinizle, bana kattıklarınızla daha da büyüyor.
Sizi çok seviyorum ve duygularımı ifadeye yeterli değil ama çok teşekkür ediyorum. Özlem
20-22 Aralık 2019, Kalbin Yolu İnzivası – İç Baba & İç Çocuk, ArıKuşu Retreat, Bodrum (Kayıtlar açık)
• Gülenay Pema ile Online Ücretsiz Eğitimler Facebook Grubu’na katılmak için bize iletişim formundan ulaşabilirsiniz.
————————————————————-
Eğitimler hakkında bilgi almak ve kayıt olmak için tıklayın.
*Gülenay Pema’nın verdiği eğitim ve makalelerden haberdar olmak için aşağıda (mobil) ya da sağ tarafta yer alan ‘Blog’u Takip Et’ kutusuna email adresinizi bırakabilirsiniz.
1 Comment
Muhteşem hocam hoş geldin özlem teşekkür ederim bize katkılarınız için minnettarım size ☺️🌙🌹🌹🌹🌹🌹🌹🌹sevgiyle aşkla kal 🌹
iPhone’umdan gönderildi