Hepimiz özümüze doğru olan yolculuğumuzda mesafeler kat ediyoruz. Bunun tersi, yerinde saymak mümkün değil, doğa kanununa aykırı. Herkes ve her şey kendini sürekli yenileyen bir yaşam döngüsünde.
Bunca yıldır hepimiz farkında veya değil kişisel dönüşüm yolculuğunda ilerliyoruz. Ruhumuz bu nefesle bu bedende, bu yaşam hikayesinde.
Bu dönüşümsel yaşam yolculuğunda bugün artık farklı bir insansın, yeni bir ‘ben’ var içinde.
Bir çok şeyi geride bıraktın,
Eskiyi, işe yaramayanları bıraktın,
Derin, yeni bakış açıların, yeni sözlerin, yeni eylemlerin var.
Yeni bir ‘ben’ var.
Yeni ben ile yeni adımlar atmaya, yeni maceralara, ilişkilere, ileriye dönük eylemlere hazırsın, ama, neden adımların olduğu yerde duruyor? Neden ilerleyemiyorsun?
Kalbine doğru verdiğin emekle geldiğin bu noktada, yeni ‘ben’in çevrene ve ilişkilerine uyumlanması için bir süreç gerekli.
İlerlemek için geride bıraktıklarımızı ya da bırakamadıklarımızı gözden geçirme gerekliliğini hatırlıyoruz.
İlişkilerimize iyice bir bakmamız, özellikle de kendimizle ilişkimize bakmaya yönlendiriliyoruz.
Gerçekten neye ihtiyacımız var?
Neler seni mutlu ediyor, neler etmiyor?
Nelerin/kimlerin kalmasını ya da gitmesini istiyorsun?
Seni besleyen ve yoksun hissettiren neler var?
Şimdi eskisinden daha farkındayız.
Algımızın artışıyla birlikte eskisinden daha çok kendimizin farkındayız.
Öz-sorumluluğumuzu almak, kendimizi ya da başkalarını suçlama oyununa düşmeden yaşamı kabul etmek ne demek biliyoruz.
İç-sabotajcıyı başını uzattığında artık daha kolay görebiliyoruz.
İhtiyaçlarımızın, işimize yarayan ve yaramayanların, ne istemediğimizin, bizi neyin mutlu ettiğinin belli bir seviyede farkındayız.
Kalbimizin sesi ile zihnin sesi arasındaki farkı daha sık hissedebiliyoruz.
Beden farkındalığımız her gün artışta, kendi kendimizi şifalandırmanın yollarını daha çok keşfedebiliyoruz.
İşte geldiğimiz bu noktada, kendimize doğru verdiğimiz tüm bu emekler, meyve vermeden evvel uyumlanmaya ihtiyaç duyuyor.
Önümüzde yepyeni, taze ve daha önce hiç gidilmemiş, keşfedilmemiş yollarla dolu bir yaşam var.
Ancak bu bir süreç.
Edindiğin farkındalıklara rağmen henüz ileriye doğru adım atamamaktan kaynaklı huzursuzluğun nedeni bu.
Meyve henüz dalında, olgunlaşması için biraz daha güneşe, ışığa, suya, beklemeye ve doğa ile uyumlanmaya ihtiyacı var.
Dikkat ederseniz bu süreç herhangi bir eylemi çağırmıyor. İlişkileri, kendinizi, geçmişi tekrar gözden geçirmeye çağırıyor. Ve Terazi bunu incelikle, yumuşaklıkla, nezaket ve ahenkle yapmamızı istiyor.
Uyumlanma enerjisinin büyük parçalarından birisi de geçmişin açık hesapları ile yüzleşmek. Ancak bunu yapışın eskisi gibi değil, aradaki büyük fark bu.
Yeni benlik anlayışınla, kazandığın öz-değerle, kendine verdiğin öz-şefkat ile eskisinden çok daha güçlüsün. Aynı çukurlara düşmezsin, düşsen bile nasıl çıkacağının, bunun senin yaşam tecrübeni ve gücünü nasıl arttıracağının bilincindesin.
Ceza ve kıtlık hallerini geride bırakmaya çoktan başladın. Yaşama ‘evet’ demeyi, yaşamdaki güzellik, bolluk ve sevginin doğuştan hakkın olduğunu biliyorsun.
Bilinçaltının farkında olmadan seni yönettiği bir çok yere farkındalığınla ışık tuttun.
Geliştirdiğin dürüstlükle kendi karanlık yönlerini, çocukluk yaralarından gelen acıların neden-sonuç ilişkilerini kavradın, yalnızca kavramakla kalmayıp bu yaralara cesurca dokunup, bastırılmış duygularını serbest bıraktın.
Akıtılmamış gözyaşlarını akıttın, edilmemiş isyanları güvenli ortamda etmeye fırsatın oldu. Ve tüm bunlar ruhuna taze nefesler aldırdı.
Kalbin sevgiye açıldı, kendi kendini şifalandırabilmenin gücünü hatırladın.
Kendinle ilgili ne çok şey keşfettin…
Şimdi yeni benliğinle bebek adımlarıyla ilerliyorsun. Yeni başlangıçlar önünde, tek yapman gereken yavaşça, sebatle, anlayışla ve kazandığın farkındalıkla eskiden kalanlar ile yeni gelenleri uyumlamak.
Bu tıpkı uzunca bir dünya turuna çıkmak gibi. Yanında az ve öz neleri alman gerekiyor, nelere ihtiyacın olacak, seni ağırlaştıran ve geride bırakman gereken neler var? Yanında nelerin/kimlerin olması gerekiyor?
Yeni yılımız ve yaşamımız kutlu olsun!
Sevgilerimle,